Istanbul
Diyabet, insülin hormonunun eksikliği ve ya etkisizliği kararı ortaya çıkan ve çağ şekeri yüksekliğiyle seyreden kronik ortak hastalık namına tanımlanıyor.
Kan şekeri kontrolünü bildirmek düşüncesince beslenmelerine nazarıitibar etmeleri müstelzim diyabet hastalarının, az miktarları bile ortak tomar şeker hastalığı hastalığı içerebilen şekerli, şerbetli ve hamurlu tatlılardan ırak durması öneriliyor.
Bu besinleri tüketemeyen diyabet hastaları düşüncesince başta bayramlarda "diyabet dostu" bulunduğu encam sürülen türlü tatlılar hazırlanıyor.
Bu tatlılardan bir tanesi bulunan "mor baklava"nın da ahududu, böğürtlen, karadut, mor yeregeçen kabil al ve mor mülevven sebze-meyvelerden elde edilmiş türap karışımla hazırlandığı, şerbetinde de ürün şurubu kullanıldığı belirtiliyor.
Klasik baklavaya gereğince "daha belli belirsiz ve zararsız" diyerek vasıflandırılan bu tatlı da yağ ve unun yanında meyvede mevcut şekeri ihtiva ettiği düşüncesince uzmanlar kabilinden diyabet hastalarının tüketimine akla yatkın görülmüyor.
"Diyabet, dünyada 600 milyon insanı etkiliyor"
Türk Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, AA muhabirine icra ettiği açıklamada, toplumda aşırı münteşir tanıdık ve "bir başka pandemi" namına tanımlanabilecek diyabetin, ağırbaşlı ortak metabolizma hastalığı bulunduğunu söyledi.
Diyabetin dünyada 600 milyona yaklaşan insanı etkilediğini aktaran Siva, sonuç 10 yılda mamul dünkü ortak epidemiyolojik düzentileme bulunmasa da Türkiye'de az henüz 10 milyona yaklaşan kişilerde görüldüğüne dikkati çekti.
Siva, kalıtım bilimi ve çevresel faktörler, hata beslenme, fiziki etkinlik eksikliği ve aşırı kiloluluğun diyabet hastalığının oluşmasında can alıcı bulunduğunu belirtti.
Diyabetin "sinsi" seyirli ve geç tanılama konulmuş bulunan ortak maraz olabildiğine dikkati çekici Siva, herhangi ortak dü diyabetliden birinin hastalığının bilincinde olmaksızın hayatını sürdürdüğünü ve herhangi ortak ilkokul diyabetliden birinin, tanılama aldığında halihazırda birtakımı uzuv komplikasyonlarının ortaya çıktığını gördüklerini kaydetti.
"Klasik baklava adına yeğleme edilmektedir ortak besin namına görülmemeli"
Türk kültüründe, bayramlarda karbonhidrattan zengin, gani şekerli, tatlı ağırlıklı ikramlar yapıldığını fakat bunların aşırı dokuncalı bulunduğunu kail Siva, şimdilerde "Hayır" demeyi ve az yemeyi aşina olmak icap ettiğini tabir etti.
Tatlının karbonhidrat doğrusu un, şeker hastalığı hastalığı ve yağ içerdiğini, baklavanın da bunlardan yapıldığını ve içerisine fıstık yahut koz eklendiğini tabir fail Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, diyabet hastaları düşüncesince hazırlandığı tamlanan "mor baklava" kabil tatlılara ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İster rengi mor olsun, doğrusu mor meyvelerden tahsil edilen ürün şekeriyle yapılsın, geçişsiz fruktozla yapılsın, zarfında yağ ve un bulunur. Mor meyvelerin şekerinden mamul baklavada da şeker hastalığı hastalığı vardır. Bunu da diyabetli hastalara kısmak ve ya aşırı endazeli özgülemek zorundayız. Karbonhidratlar şekere dönüşür, doğrusu nişasta glukoza dönüşür. O nedenden dolayı onu da tartmak zorundayız. Mor mülevven baklavanın zarfında nişasta vardır. Dolayısıyla mor baklava sade değildir. İçinde mor meyvelerden tahsil edilen şeker hastalığı hastalığı bulunduğu düşüncesince anüs şekerine gereğince ortak nebze henüz güzel olanaklı lakin katiyen sınırsızca tüketilmemelidir. Hatta şeker hastalığı hastalığı hastaları kabilinden on paralık tüketilmemelidir. Çünkü çağ şekeri banko yükselecektir. Hiçbir halde o, öbürüne yeğleme edilmemelidir. Lütfen, bu mevzuda hastalar aşırı titiz olsunlar. Aynı oranda karbonhidrat, bire ortak oranda şeker hastalığı hastalığı içerir. Renginin tek önemi yoktur."
"Mor meyveleri baklavadan değil özünden alın"
Prof. Dr. Siva, şeker hastalığı hastalığı hastalarının mor meyveleri "ölçülü" tüketmesinin, mor baklava tüketmelerinden henüz güzel bulunduğunun altını çizdi.
Meyveden meydana getirilen sağmal tatlıların, zarfında nişasta yahut un adına henüz aheste emilen, yulaf kabil lifli karbonhidratlarla hazırlanmakta bulunan mamüllerin tüketilebileceğini özetleyen Siva, fakat baklavanın riskli bulunduğunu vurguladı.
Tatlı tüketiminde aşırıya kaçıldığında diyabet hastalarının çağ şekerlerinin aşırı yükseleceğini ve aldıkları tedavinin ötesine güzeşte ortak kontrolsüzlük olacağını tamlayan Siva, "Bunu şetaret dönemlerinde diyabetlilerde daima yaşıyoruz. O nedenden dolayı bunu yaşamaya geçişsiz yok. Ucundan tadına beslemek yeterlidir. Yerken ağzın içerisindeki o tat, yedikten sonradan ortaya çıkma komplikasyonlarla uğraşmaya değmez." diyerek konuştu.
