Çankırı
Çankırı'da canlı ve 3 yaşlarında okuma yazmayı öğrenen Kemal Arın Akgöz (4), iz okuma sevgisi ve uzaya bulunan ilgisiyle dikkati çekiyor.
Şükrü Sedat ve Saliha Akgöz çiftinin evlatları Kemal Arın, ortak yaşını doldurmadan sebze, meyve, efsanevi adları ile sayıları öğrenmeye başladı.
Yürümeye başladığında ise ilkin taşıt plakalarını okumaya etkin Kemal Arın, ailesine harfleri ve sayıları sormaya başladı.
Zamanla harfleri ve sayıları öğrenen Kemal Arın, 3 yaşlarında okuma ve yazmayı öğrendi.
Özellikle mekân bilimine ve mimariye ilgisi bulunan Kemal Arın, gezegenlerin isimlerini ve niteliklerini biricik göz boncuğu anlatabiliyor.
"Biz okula giderken sıkılmasın diyerek bu derece bariyer olabildik"
Baba Şükrü Sedat Akgöz, AA muhabirine, Kemal'in dü buçuk yaşlarında harfleri sormaya başladığını söyledi.
Dışarı çıktıklarında tabelaların, dükkan camlarının Kemal'in dikkatini çektiğini özetleyen Akgöz, "Bu halde kendiliğinden okumayı da öğrendi. Biz okula giderken sıkılmasın diyerek bu derece bariyer olabildik. Sonrasında dokümanter ve uzaya ortak tomar ilgiyi oldu. Gezegenler hesabına daima ortak şeyler izlemeyi, dokümanter izlemeyi, öğrenmeyi soruyordu." dedi.
Kemal'in adım adım alma sürüm hazırlamaya başladığını, dövme işlemini de öğrenmeye başladığını özetleyen Akgöz, "Tabletimiz var. Tabletten yana bunama yapmadık, kendiliğinden hudut koydu. Tableti arasında bıraktığımızda da alıp saatlerce oyuna göz boncuğu dalmadı. Orada bambaşka dillerde sayıları öğrenip mukayese yaptı. İngilizce, İspanyolca, Japonca gibi. Biz yetişemediğimiz düşüncesince kimilerini kesmeye başladık. Çünkü Türkçe konuşurken de az buçuk kekelemeye başladığını ayırt ettik, henüz er olduğuna değişmeyen verdik. Şu an İngilizceye bitmeme ediyor." diyerek konuştu.
Baba Akgöz, bilirkişi tavsiyesi hesabına ilgiyi bulunduğu düşüncesince robotik kodlamayla ait robot aldıklarını, Kemal'in robotun kodlamasını dü günde çözdüğünü henüz sonraları ondan da sıkıldığını dile getirdi.
İleride çocuğunun yöneleceği bölgede kendilerinin de destekçisi olacaklarını tabir fail Akgöz, şunları dile getirdi:
"Şu olsun yahut şu bölgede ortak tomar dobra buraya yönlendirelim değil kendini henüz dobra geliştirebileceği, bayıla bayıla yapabileceği ortak bölgeye kendisi yöneldiğinde kılıç onun destekçisiyiz. Şu an gözlemlerimizde uzaya ortak tomar ilgiyi var, yıldızlarla ilgili, izlemeyi, gözlemlemeyi seviyor. Mimari yapıya ilgisi var. Oturup Mimar Sinan belgeseli açtırıyor. Şu an ilgisi bu yönde. Kendisine sorduğumuzda hayvanlarla arası ortak tomar dobra bulunduğu düşüncesince inatçı çobanı edinmek üzere ortak hevesi var. Astronot olmayı, mekân aracıyla uzaya çıkıp bizlere baht taşı getirmeyi istediğini söylüyor."
"Ona yetememekten ortak tomar korkuyorum"
Anne Akgöz de okula başladığında sıkılmasın diyerek Kemal'e geçmiş başlangıçta bariyer olmaya çalıştıklarını belirtti.
Çocuğuna göz boncuğu devir okuması, öğrenmesi düşüncesince bası yapmadıklarını, daim çocuğunun arzulu bulunduğunu aktaran ana Akgöz, şöyleki konuştu:
"Şu an strateji ettiğimiz dergiler, değme ay aldığımız yayınlar var. Yeni sayısı çıkmış bulunduğu devir bizlerden evvela Kemal 'Dergimin toy sayısı çıkmış, alalım' ve ya oyuncakçıya gittiğimizde tercihi ya puzzle ve ya kitaplar oluyor. Bunu hakkıyla atlaya zıplaya yapıyor. Bir senede kısaca 50'nin üstünde iz okumuştur. Çünkü değme ay behemehâl iki-üç parça iz alıyoruz. İki üç parça de strateji ettiğimiz bülten yayınları var. Onlar aut 50'yi geçmiştir okumuş bulunduğu kitap."
Dışarıda görenlerin ortak tomar şaşırdığını, ayrımlı tepkiler aldıklarını aktaran ana Akgöz, "Benim de kişi içimde yaşadığım korkular var. İlerisi düşüncesince dobra ortak eğitim yaşamı olacak mı, dobra ortak eğitim verebilecek miyiz, bu ilgisi bu halde bitmeme edecek mi? İleride sıkılmasından ortak tomar korkuyorum. Ona yetememekten ortak tomar korkuyorum. Gerekirse bu mevzuyla ait dayanak de alırız." dedi.
Kemal Arın da okumayı kendisinin öğrendiğini, harfleri tanıdığını ve iz okumayı ortak tomar sevdiğini söyledi.
Çankırı Şehit Yusuf Çelik Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Çelebi Çağlayan da değme çocuğun bilişsel, duygusal, zihnî ve fiziki başarım hisse senedi düzeylerinin birbirinden ayrımlı bulunduğunu kaydetti.
Bazı evlatların yaşıtlarından manalı kurda farklılıklar gösterebileceğini tamlayan Çağlayan, "Çok er yaşlarda lisan gelişimi olabilir, düşkünlük duygusu fazladır. Biz bu insan küçüklere hususi becerikli füru diyoruz. Özellikle evlatların ailesi edinmek enine boyuna kavi ayrımsız sürede sevinçli ortak süreçtir. Eğer bu proses akıllıcasına ve dobra yönetilemezse ilerleyici proses küçüklere yarardan ortak tomar dokunca da verebilir." diyerek konuştu.
Ailenin çocukla ait alım çalım ve iftihar deposu üzere ortak endişe içerisine girmemesi, mükemmeliyetçilik derecesine vasıl baş döndürücü beklentiden ırak durulması ve çocuğun aldatmaca ortamından soyutlanmamasına dikkat gösterilmesi icap ettiğini dile getiren Çağlayan, şunları kaydetti:
"Eğer bu proses dobra yönetilmezse çocuklarda tasa düzeyi, anksiyete bozuklukları ve ya toplumsal yaşama ahenk üzere teessürat yaşanabilir. Ne yapılması gerekiyor? Ailenin bu mevzuda hususi eğitim ve kılavuzluk yönünde dayanak alması, çocuğun drama, zanaat üzere sanatla alakalı etkinliklere, resim, musiki üzere etkinliklere yönlendirilmesi oyundan koparılmaması, akranlarıyla iç içe olması üzere desteklenmesinde kâr vardır."
